KPSS Sınavı Nedir?

KPSS sınavı ile ilgili bir sürü soru oluşmuştu kafamda. A grubu, B grubu vb. terimler de kafamı karıştırıyordu. Bende kısa bir araştırma ile internetten bulduklarımı sizinle paylaşıyorum. KPSS ye girmek isteyen benim gibi kafası karışık adayların işine yarar diye ümit ediyorum. Hatta kısa bir KPSS dosyası oluşturmayı planlıyorum. Zamanı geldikçe onları da burada paylaşacağım.

Güzarman
1- KPSS-A ne demektir?


KPSS-A Kadroları; genel olarak müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadrolarından oluşmaktadır. 2000'li yıllara kadar KPSS-A kadrolarına genel olarak İİBF, SBF ve Hukuk fakültesi mezunları başvurabilmekteydi. Sadece bölüm bazında bazı değişiklikler olabilmekteydi. Örneğin Başbakanlık Uzman yardımcılığına (A) bölümü mezunu, Maliye müfettişliğine de (B) mezunları başvuramayabilmekteydi. Ancak, KPSS'nin merkezi olarak 1999 yılından itibaren düzenli bir şekilde her yıl yapılmasıyla beraber başvurabilecek bölümlerde artış oldu. Örneğin kimi kamu kurumları mühendislik fakültesi mezunlarının (AB Genel Sekreterliği) kimileri Fen/Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının (DİE) kimileri de Tabip, Diş Tabibi, Eczacı, Kimyager veya Kimya Mühendisilerinin (sağlık Bakanlığı) başvurularını kabul etmeye başlamıştır. Bu noktada şu hususu vurgulamak gerekmektedir: Her ne kadar başvuran bölüm sayısı artmış ise de hala kamu kurumlarının çoğu atama yapacakları uzman yardımcısı, müfettiş yardımcısı, kontrolör yardımcısı ve denetmen yardımcısı kadrolarına genel olarak İİBF, SBF ve Hukuk Fakültesi mezunları arasından başvuru kabul etmektedir. Mühendislik, mimarlık, fen/fen edebiyat, tıp gibi fakülte ve bölümlerden de yukarıda belirtildiği üzere başvuru alınmasına rağmen, bunlar oldukça sınırlıdır.


2- KPSS-B ne demektir?


Yukarıda belirtilen KPSS-A kadroları dışındaki her kadro KPSS-B kadrosudur. Yani, müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadroları dışındaki her kadro KPSS-B kadrosudur. Bu çerçevede, mühendis, tekniker, teknisyen, memur, psikolog, mimar, veteriner vb. tüm kadrolar KPSS-B kadrolardır.




3- Bir mühendis hem KPSS-A'ya hem de KPSS-B'ye başvurabilir mi?


ÖSYM tarafından merkezi yerleştirme yoluyla atama yapılmak için ilana çıkılan tüm kadrolar KPSS-B'dir. Buna göre KPSS'nın genel kültür ve genel yetenekten oluşan bölümüne giren her aday bu KPSS-B kadroları tercih işlemine katılabilecektir. Ancak, müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadrolarına başvurabilmek için ÖSYM'nin yapacağı KPSS sınavı sonrasında sınavı açan kamu kurumlarınca yapılacak yazılı ve/veya sözlü sınavdan da başarılı olmak gerekmektedir. Bu, müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadroları için açılan ilanda, hangi bölüm mezunlarının yazılı ve/veya sözlü sınava katılabileceği belirtilir. Bu ilanda mühendislik bölümüne de yer verilmiş ise aday ilana çıkılan müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadrosuna başvurabilir. Burada şu hususu belirtmek gerekmektedir. Müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadrosuna başvurabilmek için Genel Kültür ve Genel yetenek sınavlarına ek olarak Pazar günü yapılan alan bilgisi sınavlarına (İktisat, Muhasebe, Maliye vb) katılmak gerekmektedir. Bu sınava sadece lisans mezunları girebilmektedir.






Çocuk Tecavüzleri Bu Ülkede Yasallaşıyor mu?

Artık kalbim bu acıya dayanamıyor, gerçekten dayanamıyor. Ben bir anne değilim, çocuğum yok. Ama bu haberleri duyduğumda beynime kan sıçrıyor. Dayanamıyorum, öfkemi sakinleştirmek saatlerimi alıyor. Lütfen evinizdeki çocuklarınızın yüzüne bakın. 13 yaşındaki kızınızın, oğlunuzun yüzüne bakın. Ve bana çocuklarınızın bunu hakettiğini söyleyin. Tecavüzü hakettiklerini söyleyin. Bu karar tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Çocuklarınıza hafifmeşrep, çok afedersiniz o... diyorlar. Yüreğim yanıyor benim. Yoksul çocukların, anne ve babalarının sahip çıkmadığı bu çocukların zaaflarının kullanılarak çocuk bedenlerinin kirletilmesine bu ülkede kanunlar izin veriyor. Kanunlar.
Nerede bu ülkenin hakim ve yargıçları, avukat büroları, nerede. Kanunlar neden yeniden düzenlenmiyor. Neden bu konuda uzman insanlar bu iğrenç kanunları değiştirmek için kılını kıpırdatmıyor. İçim yanıyor benim.
Çocuk tecavüzcülerinin yöntemleri çoktur. Para, şeker, kıyafet güzel söz ve daha bir çok yöntem.
Bu hakim, bu yargı, nedir elinizi kolunuzu bağlayan kanun. Nedir, sizler niçin para alıyorsunuz. Alçak ve tecavüzcü bu insanlara gereken cezayı vermemek için bahaneniz ne. Neden değiştirmek için uğraşmıyorsunuz.
Neden, neden ben anlamıyorum. 13 yaşında bir kız çocuğunun 32 erkek müsveddesiyle  birlikte olarak bir seks delisi olduğunu kayıtlara geçirmekten nasıl rahatsız olmuyorsunuz.
Canım yanıyor benim, bu çocukların ruhunu öldürüyorsunuz ve sizler ve bu tecavüzcü insanları onaylayarak sizler ne oluyorsunuz.

Güzarman

Hürriyet Gazetesi Haberi
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç’ye tecavüz edilmesi ile ilgili 32 sanıklı davada, yerel mahkemenin “N.Ç’nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu” yönündeki kararını onadı. Daire bu nedenle, yerel mahkemenin sanıklara en az 10 yıl ceza verilmesini öngören tecavüz suçundan değil, en az 5 yıl ceza öngören “15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak” suçundan ceza verilmesini yeterli buldu. Daire aynı gerekçeyle sanıklar hakkındaki “rızasını alarak alıkoymak” suçunun zamanaşımından düşmesi kararlarını da onadı ve böylece ‘zorla alıkoymak’ suçundan alacakları 5-10 yıl arası hapisten de kurtardı.Vatan Gazetesi'nden Kemal Göktaş'ın haberine göre Yargıtay, 20 sanığa “15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak” suçundan verilen cezanın, suçun birden çok kişi tarafından ve muhafaza altındaki çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle yarı oranında artırılmasının “tartışılması” gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. Yargıtay kararı doğrultusunda ceza artırılsa bile, N.Ç’nin rızasının olduğu yönündeki görüş, her bir sanığın en az 12.5 yıl daha az ceza almasını sağlamış oldu.











Mardin’de 2002 yılında 13 yaşındaki N.Ç ’nin fuhuşa sürüklendiği, kendisini satan kadınlar tarafından aralarında asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 26 erkekle ilişkiye girmeye zorlandığı ortaya çıkmıştı. Mahkeme sanıklara kanundaki alt sınırdan ceza vermiş, üstüne bir de iyi hal indirimi yapmıştı. Mahkemenin sanıklar hakkında “reşit olmayan kişiyi zorla alıkoyma” suçlaması yerini “rızasını alarak alıkoymaya” dönmüş ve zamanşamından düşme kararı verilmişti.

Yargıtay tecavüz eden 18 sanığa “ırza geçme”, onu sanıklara satan 2 kadın hakkındaki “ırza geçmeye iştirak” suçundan verilen cezaların yarı oranında artırılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. 3 sanık hakkındaki beraat kararı ile N.Ç’ye yanında başka kimse olmadan tecavüz eden 5 sanığa verilen mahkumiyet kararlarını ise onadı.






Fotoğraflarda Gözler Niçin Kırmızı Çıkıyor?

Geceleri flaşla çekilen fotoğraflarda genellikle gözler kırmızı çıkar. Peki fotoğraftaki güzelliği bozan bu olay nasıl olur? Niçin her zaman olmaz? Niçin gündüzleri flaşla çekilen fotoğraflarda olmaz?

Gözümüz iç içe geçmiş üç tabakadan oluşur. En dışarıdaki gözümüzü koruyan ve göz akı da denilen sert tabakadır. İkincisi, kan damarlarından meydana gelmiş ve ortasında göz bebeğinin bulunduğu damar tabakadır. Bu damarlar sayesinde fazla ışıkta göz bebeğimiz küçülür, karanlıkta ise daha çok ışık alabilmek için büyür ama bu hareketi oldukça yavaş yapar. Üçüncü tabaka da retina adı verilen, ışığa duyarlı kılcal damar ağlarından oluşan ağ tabakasıdır.


Köpek, kedi, geyik, karaca gibi hayvanların gözlerinin arkasında, yani retinalarında ayna gibi, yansıtıcı özel bir tabaka vardır. Eğer karanlıkta gözlerine el lambası veya araba farı gibi bir ışık tutarsanız, bu ışık gözlerinin içinden yansır ve gözleri karanlıkta pırıl pırıl parlar. İnsanların gözlerinin retinasında ise böyle bir yansıtıcı tabaka yoktur.


Fotoğraf makinesinin flaşı çok kısa bir zamanda çok kuvvetli bir ışık verir. Gözbebeğimiz ise bu kadar kısa zamanda küçülmeye fırsat bulamaz. Işık doğrudan retinaya ulaşır ve oradan da doğrudan kılcal damarların görüntüsü yansır. İşte flaşla çekilen fotoğraflarda görülen bu kırmızılık retina tabakasındaki kılcal damarların görüntüsüdür.


Günümüzde, birçok fotoğraf makinesinde, gözün bu kırmızı görüntüsünü azaltacak önlemler alınmıştır. Bu makinelerde flaş iki kere çakar. Birinci çakış resim çekilmeden az önce olur ve gözbebeğinin küçülerek gözdeki yansımayı azaltmasına zaman tanır. İkincisi de tam fotoğraf çekilirken olur ki, gözbebeği olması gereken durumu almıştır zaten. Başka bir önlem de odadaki bütün ışıkları açarak gözbebeğinin önceden küçülmesini sağlamaktır.


Geceleri flaşlı fotoğraflarda, gözlerin kırmızı çıkmasının önlenmesinin bir yolu da flaşı objektiften olabildiğince uzak tutmaktır. Günümüzde fotoğraf makineleri o kadar küçülmüştür ki, flaş makinenin bünyesinde ve objektife birkaç santim mesafededir. Flaşın ışığı göze gelip yansıyarak geri döndüğünde doğrudan objektife gelir. Gündüzleri ise gözümüze dışarıdan, her yönden ışık geldiği için, flaşın ışığı bunların arasında daha az oranda gözümüze girer ve kırmızı göz olayı yaratmaz.

LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ

Tamer Korugan
Aykırı Yayıncılık

Telefon Tuşlarında Niçin Çıkıntılar Var?


Günümüzde hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen cep telefonlarının '5' tuşu üzerindeki çıkıntıya hiç dikkat ettiniz mi? Bu çıkıntı en ortadaki tuşu el yordamı ile bularak, tuşlamayı bakmadan yapabilmeyi sağlar.
Büyük bir ihtimalle bilgisayarınızdaki klavyede 'F' ve 'J' ya da 'A' ve 'K' tuşlarında da böyle birer çıkıntı olduğunu fark etmemişsinizdir. Bu çıkıntılar da klavyeye bakmadan yazanlarda her iki elin klavyenin ortasını bulmasında yardımcı olur.

Yine gözden kaçan bir ayrıntı ise tuşların diziliş şeklidir. Telefondaki tuşlarda en üst sırada l, 2 ve 3 rakamları yer alırken bilgisayarımızda ve hesap makinemizde tam ters şekilde 7, 8 ve 9 rakamları dizilmiştir. Bu diziliş şeklinde hesap makinelerini ve bilgisayarları yapanlar, en süratli hesaplamayı esas almışlardır. Tarihi çok daha eski olan telefonun başlangıcında ise, hızlı tuşlama pek önemli kabul edilmemiştir. Ancak ev kadınları arasında yapılan bir araştırmada, telefondaki dizilişin onlara daha kolay geldiği ve daha süratli uygulayabildikleri saptanmıştır.


Bilmem hiç dikkat ettiniz mi, telefondaki tuşların içinde 'l' ve '0'ın üstünde hiç harf yoktur. Ama daha şaşırtıcı bir tespit ise, birçok telefonda mevcut harflerin içinde 'Q' ve 'Z' harflerinin bulunmamasıdır.






Günümüzde yaygın olarak acil servis (112), yangın ihbar (110), polis imdat (155) ve alo trafik (154) gibi acil hizmetlere l ile başlayan, üç haneli numaralar verildiği için, eğer l tuşunun üzerinde de harfler olsa idi, cep telefonunuzla bir mesaj gönderirken, daha üçüncü harfte bu servislerden birine otomatik olarak bağlanabilir ve bunların santrallerini lüzumsuz işgal edebilirdiniz.


'O' ise bilindiği gibi dahili santrallerde operatöre ulaşmada, şehirlerarası numaralarda ve cep telefonlarında ilk çevrilen numaradır. Eğer bu 'O' tuşunun üzerinde harf olsaydı, daha o harfe basar basmaz doğrudan santrale bağlanacak ve santrallerin kilitlenmesine sebep olabilecektik.

Tabii telefonun üzerinde zaten on tane olan rakam tuşlarının ikisine harf koyamayınca, geriye kalan 8 tuşa 24 harf yerleştirilebilmiş ve bu durumda İngilizce'de en az kullanılan 'Q' ve 'Z' harfleri tuşların üzerinde yer alamamıştır.


Şimdiki cep telefonlarında' l' ve '0'ın üzerinde hala harf yok ama teknolojinin gelişmesi sayesinde, bir tuşa dört harf konulabildiğinden 'Q' 7 tuşunda, 'Z' ise 9 tuşunda kendilerine yer bulabilmiş durumdalar.

Saçmasapan, İlginç Bilgiler !

- Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.



- Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu babalar gününde ediliyor.


- Ortalama bir pire, kendi boyunun 150 kati yüksekliğezıplayabiliyor.


- Bu oranı tutturmak için bir insanin yaklaşık 130 metre zıplaması gerekli.


- Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97-72-82 cm olacaktı.


- İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206'ya düşşer.


- Uyurken, televizyon seyrederken yaktığımızdan daha fazla kalori harcıyoruz.


- Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.


- Yıllara göre ortalama alındığında, her sene eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölenlerin sayısından daha fazla.


- Kadınlar erkeklere oranla iki kat fazla göz kırpar.


- İnsan vücudundaki en güçlü kas kalpdir.


- Gözleri açık tutarak hapşurmak imkansızdır.


- İnsanlar beyinlerinin sadece %10'unu kullanırlar.


- Filler zıplayamayan tek memelidir.


- Elektrikli sandalye bir dişci tarafından icat edilmiştir.


- Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.


- Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir.


- Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.


- Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği vardır.


- Fareler kusamaz.


- Hapşurduğunuz zaman, kalbiniz de dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur.


- Tom Sawyer daktiloda yazılan ilk romandır.


- Hamam böcekleri yaklaşık olarak 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır.


- Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez.


- Kediler ultrason seslerini duyarlar.


- Zürafaların ses telleri yoktur.


- Sadece insanlar ve yunuslar zevk için cinsel ilişkide bulunurlar.


- Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor.


- İngiltere'deki bütün kuğular kraliçenin malıdır.


- Kutup ayıları solaktır.

Daha fazlası için

Neden Elektrik Kesilse de Telefonlarımız Çalışır?

Size şaşırtıcı gelebilir ama, telefon evimizdeki en basit cihazdır. O kadar basittir ki, ana yapısı yüzyıldır değişmemiştir. Eğer 1920'li yıllardan kalma bir antika telefon bulabilirseniz, fişini duvardaki deliğe takın, gayet iyi çalışır.


Telefon sistemi o kadar basittir ki, evimizin bir ucuna bir aparat, diğer ucuna bir başka aparat koyup, bunları birbirlerine araya 9 voltluk bir pil ve bir rezistör koyarak bağlarsanız, kendi interkom sisteminizi yaratmış olursunuz. Bu telefonlarla kendi aralarında rahatça görüşme yapılabilir.


Telefonlarımızı duvardaki duylara ve oradan da santrallere bağlayan, genellikle biri kırmızı, diğeri yeşil iki kablo vardır. Yeşil kablo konuşma için ortak hat olup, kırmızı kablo vasıtası ile santralden telefonumuza 6 ile 12 volt arası, 30 miliamper seviyesinde bir akım gelir.


Eğer basit bir granüllü ahizeye sahipseniz, sesinizin dalgalan, bu granülleri az veya çok sıkıştırarak, santralden kırmızı kablo ile verilen, yaklaşık bu 9 voltluk akımın karşı tarafa değişik kuvvetlerle gitmesini sağlar. Karşı tarafta kulaklıkta da, bu defa tam tersi olur ve bu değişik akımlar titreşim yolu ile sese çevrilir.




Telefon konuşmasını ileten bu çok zayıf akımı çok uzaklara taşıyabilmek için bir frekans limitlemesi yapılmıştır. Yani frekans olarak 400 saykılın altında ve 3400 saykılın üstündeki sesleri sistem kabul etmez, yok farz eder. Bu nedenledir ki, bazılarının sesleri telefonda daha farklı gelir.


Telefonun çalışabilmesi için gerekli 6-12 volt akımın telefon santralından gelen bakır telle sağlandığını belirtmiştik. Bu nedenle evinizde cereyan kesilse bile, telefona gerekli akım santralden sağlandığı için, çalışmaya devam edecektir.

LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ 1

Tamer Korugan
Aykırı Yayıncılık

Telefon Alan Kodları Nasıl Veriliyor


Türkiye'deki telefon şehir kodları listesine bakarsanız, birbirine komşu şehirlerin kodlarının çok farklı, kod numaraları yakın olan şehirlerin ise birbirlerinden çok uzak olduklarını görürsünüz.
Bunun nedeni, kod sisteminin tuşlu telefonlar yaygınlaşmadan önce kadranlı telefonlara göre kurulmuş olmasıdır.


Kadranlı telefonlarda 9'u çevirmek için, hizasındaki deliğe parmağınızı sokup, sonuna kadar kadranı çevirmeniz ve bırakmanız gerekiyordu. Kadran da otomatik olarak geri dönerek eski konumuna geliyor ve bir tek numara çevirme işlemi tamamlanıyordu.




Bu işlemde 1'i çevirmek 9'u çevirmekten, 212'yi çevirmek 989'u çevirmekten çok daha kısa bir sürede gerçekleşiyor ve santraller daha az meşgul oluyorlardı. Şüphesiz bugünkü tuşlu telefonlar çok hızlı çalıştıklarından, numaraları aramak bakımından bir zaman farkı yok.


Bu nedenle, 212 gibi kısa süre tutan kod numaraları ülkenin en büyük, en çok telefon kullanılan şehirlerine verilmiştir. Örneğin, NewYork ve İstanbul'un kod numaraları aynı, yani 212 iken, Chicago ve Ankara'nın da 312'dir.


Bu sisteme göre bugün Türkiye'de üçüncü en kısa kod 222 ile Eskişehir iken, en uzun süren kod ise 488 ile Batman'dır.


Zamanla şehirler çok büyüyünce, onları kısımlara bölüp, yeni kod numaraları vermek ihtiyacı doğdu. Yeniler eskilerle karışmasın diye farklı numaralar verildi. Örneğin kodu 212 olan New York ikiye bölününce, ikinci kısma 718 kodu verildi. Bizde ise buna pek dikkat edilmedi, ben 212 mi Avrupa yakasıydı, yoksa 216 mı, hala karıştırırım.

LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ 1

Tamer Korugan
Aykırı Yayıncılık

Banka Kredisi Alacaklar Daha Yüksek Faiz Ödeyecek

Bazı bankalarından 28 Ekim Cuma günü itibariyle tüketici kredisi faizleri 6 ay ve 1 yıl vadede faiz oranı 1,55 ile 1,81 arasında değişirken, 1 ila 2 yıl arasında değişen vadelerde taşıt kredisinde faiz oranı 1,29 ile 1,53 arasında, konut kredisinde de 5 yıl vadede 1,16 ile 1,67 arasındaki bantta bulunuyor.Bankaların tüketici kredisi faiz oranları 6 ay ile 1 yıl arasındaki vadede aylık yüzde 1,5'lar seviyesinde bulunuyor.


Ziraat Bankası'nda bireysel destek kredisinde aylık faiz oranı yüzde 1,55 olarak açıklanırken, Vakıfbank'ta bu oran yüzde 1,81 olarak belirlendi. Taşıt kredileri de 1 ila 2 yıla kadar vadelide 1,29 ile 1,53 arasında değişen faiz oranları tüketicilere sunuluyor.


Konut kredileri ise 5 yıl vadede 1,16 ile 1,67 arasındaki faiz oranları tüketicilerin kullanımına sunulurken, 10 yıl vadede ise 1,22 ile 1,77 arasındaki değişen faiz oranlarıyla kredi alınabiliyor.









-Faizlerin geçen haftaya göre artış oranları-

Geçen haftaya göre, Halkbank'ın tüketici, taşıt ve konut kredi faiz oranları aynı kaldı.


Tüketici kredilerinde, İş Bankası, Yapı Kredi Bankası ve Denizbank'ta aynı kalırken, Vakıfbank'ta 0,32, Türk Ekonomi Bankası'nda 0,16, Garanti Bankası ve Finansbank'ta 0,10, Akbank 0,8, Ziraat Bankası'nda 0,4 puan arttı.


Taşıt kredilerinde de İş Bankası aynı kalırken, Vakıfbank 0,21, Yapı Kredi Bankası 0,20, Finansbank 0,19, Türk Ekonomi Bankası 0,16, Denizbank 0,14, Garanti Bankası 0,10, Ziraat Bankası ve Akbank'ta 0,9 puan artış oldu.


Konut kredilerinde ise 5 yıl vadede Vakıfbank 0,65, Akbank 0,26, Türk Ekonomi Bankası 0,25,Garanti Bankası 0,21, Yapı Kredi Bankası ve Denizbank 0,20, İş Bankası 0,19, Finansbank 0,16, Ziraat Bankası'nda 0,14 puan arttı.


10 yıl vadeli konut kredilerinde de Vakıfbank 0,65, Türk Ekonomi Bankası 0,29, Akbank 0,21, Yapı Kredi Bankası 0,19, Denizbank 0,17, Garanti Bankası ve İş Bankası 0,15, Finansbank 0,13, Ziraat Bankası'nda 0,10 puan artış gerçekleşti.


28 Ekim Cuma günü itibariyle bazı bankaların tüketici, araç ve konut kredi faiz oranları ve vadeleri şu şekilde:






Tüketici Kredisi Taşıt Kredisi Konut Kredisi


6 Ay 1 Yıl 1 Yıl 2 Yıl 5 Yıl 10 Yıl


Yüzde/aylık Yüzde/aylık Yüzde/aylık


------------ ------------ -----------


Ziraat Bankası 1,59 1,59 1,54** 1,54** 1,19, 1,22


İş Bankası 1,59 1,59 1,29 1,29 1,23,1,27


Garanti Bankası 1,69 1,69 1,44 1,44 1,25*,1,29*


Akbank - 1,69 1,40** 1,40** 1,29 ,1,34


Yapı ve Kredi 1,59 1,59 1,49** 1,49** 1,24 ,1,28


Vakıfbank 1,81 1,81 1,50** 1,50** 1,67 ,1,77


Halk Bankası 1,55 1,55 1,25** 1,25** 1,16 ,1,20


Finansbank 1,79 1,79 1,53 1,53 1,28 ,1,31


Denizbank - 1,69 1,39** 1,39** 1,30 ,1,30


Türk Ekonomi Bankası 1,65 1,65 1,45 1,45 1,30 ,1,39






*Sabit faizli konut kredisi, aylık ve yıllık maliyet oranı hesaplamaları 80 bin lira kredi tutarı için hesaplandı. Hesaplamaya sigorta masrafları dahil edilmedi.


**Kaskonun banka tarafından yapılması durumunda geçerli faiz oranıdır.

Haberin kaynağı Hürriyet Gazetesi

Utandıran Yardımlar mı Yoksa Yoksulluğumuzun Kanıtı mı?

Gazetelerde utandıran yardımlar diye başlık atıyorlar veya televizyonlarda eskilerinizi göndermeyin diyorlar. Depremzedelere yardım eden vatandaşlarımızdan kimin zengin, kimin ortahalli, kimin fakir olduğunu bilemem.
Ama ben halkımızın büyük bir yüreğe sahip olduğunu ve elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorum.


Yardım eden insanların arasında fakir vatandaşlarımızında olduğunu unutuyorlar.

Fakir insanlarımız rutubetli evlerinde misafiri için sakladığı yedek battaniyesini, yorganını gönderiyor.

Çocuğunun zaten eskimiş olan ayakkabılarından bir iki tekini oraya yolluyorlar.


Evinde kullandığı havlunun başörtünün bir kaç tanesini oraya gönderiyor.

Veya çocuğunun bebekliğinden kalan atmaya kıyamadığı, ona gül kokulu yavrusunun bebekliğini hatırlatan battaniyesini, minik tulumlarını gönderiyor. Belki siz beğenmeyebilirsiniz ama o fakir insanın gözünde bu eşyalar çok kıymetli, yinede ihtiyaçları var diye yıllardır sakladığı atmaya kıyamadığı bu eşyalarını paylaşmaya çalışıyor.


Ne demek istiyorsunuz mümkünse fakirler maddi durumu olmayan insanlar yardım etmesin mi?


Bu insanların kendilerine bile almaya paraları yokken evindeki eşyasını paylaştığı için kendini kötü hissetmesini istiyorsunuz.


Aç tokun halinden anlamaz, bu gerçektir. Orada insanlar üşüyor diye eski yün-çul yorganının bir tanesini oraya gönderen güzel insanlarımızı yargılıyorsunuz gibime geliyor.


Zengin olan, yenisini almaya gücü yeten vatandaşlarımızın elbette yenisini alıp gönderdiğine eminim.


Ama atılan başlıklarda beni de utandıran şu gerçek varki, Türkiye de yaşayan insanlar tamamının durumunun çok iyi olduğunu zanneden zihniyetin durup bir düşünmesi lazım.


Bizim çok fakirimiz var arkadaşlar, hemde düşünemediğiniz kadar çok.


Ben depremde dışarıda kalan olsaydım, üzerime örttüğüm yorganın yeni eski, yırtık olmasını o kadar da çok düşünmezdim.

Birde fakirin gözünden bakmayı deneyin derim.

Güzarman

Maaşı Ödenmeden İşten Çıkarılan Seyisin Öfkesi

Böyle haberleri duyduğum zaman çok üzülüyorum.Fakir işçiler zengin patronların haksızlığına uğradığı zaman adaletde onlardan yana işlemiyor. Sonunda bu çaresiz insanlar haklı olarak öfkelenip cinnet geçiriyorlar.
Bu adamcağız mahkemeye başvursa bile genelde tuttukları avukatlar patronların onları ikna etmesi sonucunda-rüşvet vb.-ya davayı bırakıyorlar yada bu zavallı insanları oyalıyorlar.Devlet kapısındanda aradığı adaleti bulamayan insanların sonu maalesef bu oluyor. Hürriyetin bu günkü haberinde okuduğum zaman sonuç beni hiç mi hiç şaşırtmadı. Şimdi bu adam verdiği zarardan ötürü bir de tutuklanırsa hiç şaşmam.
Yıllarca niçin patronların çalışanlarına bu tarz haksızlıklar yaptığını sorgulamışımdır. Cevabı çok basit aslında, çünkü yapabiliyor, çünkü gücü yetiyor. Çünkü bu gerçektir ki gücünün getirdiği egodan dolayı bu insanlar için çalışanlarına yeterince iyilik yapmışlardır zaten. Bunca zaman ona iş vermiş olması bile kendince iyiliktir. Patronlar hiç bir zaman hakedilen maaşı bu insanların yaptıkları işin karşılığı olarak düşünmezler. Onlar yeterince iyi insanlardır zaten. Elbette adaletli çalışan, işçisinin hakkını yemeyen işverenleri bundan tenzih ederim. Ama maalesef bu örnekteki patron sayısı ülkemizde ve dünyada oldukça fazladır. Onları sadece Allah'a havale ediyorum.

Güzarman

"Beyoğlu’nda, işten atıldığı için öfkelenen Hamit F., alacakları bulunduğu iddiasıyla patronunun işyerini bastı. İşyeri çalışanlarını elindeki demir çubukla korkutarak dışarı çıkartan öfkeli seyis, dükkanı ateşe verdi.İtfaiyenin yangını söndürdüğü sırada üzerine köpük geldiği için sinirlenerek dışarı çıkan Hamit F., polis tarafından karga tulumba yakalandı.



Olay, saat 10.30 sıralarında, meydana geldi. İşadamı Yarış atlarının bakıcılığını yapan Hamit F., bir süre önce işten çıkarıldı. İşten çıkarıldığı için öfkelenen seyis Hamit F., alacakları bulunduğunu iddia ettiği eski patronunun işyerine geldi. Eski işverenini bulumayan öfkeli seyis, yanında getirdiği demir çubukla etrafı kırıp dökmeye başladı. Hamit F., demir çubukla korkuttuğu çalışanları dışarı çıkarttı.
İhbar üzerine olay yerine gelen polisi gören seyis Hamit F., işyerinin 2’nci katına çıkarak camları kırmaya başladı. Polisin tüm ikna çabalarına olumsuz yanıt veren Hamit F., yanında getirdiği benzin bidonunu göstererek, "Beni mahkemeye verip şerefimle haysiyetimle oynayan Taki yarım saat içinde işyerine gelmezse ben bu işyerini yakarım. Yanıma gelecek olanlarıda yakarım" diye bağırdı.
Yanına gelecekleri yakacağını söyledi. Bunun, polis olay yerine itfaiye, sağlık ekibi ve takviye polis ekibi istedi,Bu sırada, öfkeli seyis işyerini ateşe verdi. İtfaiye ekipleri, yangını söndürmek için içeriye köpük sıktı. Köpüğün bir kısmının üzerine gelmesine sinirlenen Hamit F., dışarı çıktı. Öfkeli seyisin dışarı çıkmasını fırsat bilen polisler, Hamit F.’in üzerine atlayarak karga tulumba yakaladı. Hamit F., gözaltına alınarak Karaköy Polis Merkezi’ne götürüldü. Olayların yatışmasının ardından işyerine gelen dükkan sahibi, bir kısmı yanan işyerini gezdikten sonra polislere ifade verdi.

Beyaz Mutfak,Beyaz Kütüphane, Oturma Odası ve Beyaz Banyo

Beyaz ev dekorasyonunda en çok sevdiğim renktir. İnsanın içini ferahlatır, sadelik ve duruluk içinizi huzurla doldurur. Beyaz renkli mobilyalar ile döşenen mekanlar olduğundan geniş görünür. Beyaz ile ilgili tek sorunumuz onların kir göstermesidir. Türk kadınları genelde temizdir, hatta temizlik hastasıdır. Bu yüzden beyaz rengin onlar için çok sorun olacağını sanmıyorum. Gerçi evde eşlerimiz ve çoçuklarımızla yaşadığımızı düşünürsek, eh işte o zaman ufak çapta krizler çıkması kaçınılmazdır. Evlerimizde çok tercih etmesekde yine de beyaz ile döşenmiş mekanlara hayranlıkla seyretmekten kendimizi alamıyoruz. Alın işte, size harika döşenmiş, beyaz mekanlar. Güzarman






Sue De Chiaras home contemporary living room

Farmhouse Reinterpreted contemporary bedroom

Farmhouse Reinterpreted contemporary bathroom

4 Çocuk, 2+1 Daire, Çocuk Odası İçin Harika Yerleşim







4 çocuğunuz var ama eviniz iki artı bir. Ee nolcak şimdi, 4 çoçuğunuz için bir yatak odası ayırabiliyorsanız aşağıdaki çocuk odası harika bir fikir. Üstelik odanızın köşelerinden birisine bu yatak yerleşimini yaptığın zaman probleminiz kökten çözülmüş oluyor. Bence harika bir fikir ve kesinlikle tavsiye ederim. Üstelik oldukça şık bir dekorasyon.Ayrıca yatakları birbirinden ayıran raf sistemine de bayıldım doğrusu.

Odanın geri kalanınada çocuklarınız elbise dolabı, çalışma masası vb. mobilyalarınıda yerleştirdiniz mi alın size harika bir çocuk odası. 


Lake House traditional kids
 

Van Depreminde Ölü Sayısı Artıyor

Van'daki depremde enkaz altında kalanlara ulaşılmaya çalışılıyor. Arama kurtarma çalışmalarında iki kişinin kurtarılması kameralara yansıdı



Van'da Tabanlı köyü merkezli 7.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İlk belirlemelere göre çoğunluğu Erciş'te olmak üzere 85 kişi hayatını kaybetti, 500 kişi de yaralandı. Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik ise depremde 700 ila 1000 kişi arasında vatandaşın hayatını kaybetmiş olabileceğini tahmin ettiklerini söyledi. Öte yandan depremin ardından bölgede 83 tane artçı deprem meydana geldi.Doğu Anadolu bugün saat 13.41’de Richter ölçeğine göre 7,2 büyüklüğünde Van Tabanlı merkezli depremle sarsıldı.


Depremde enkaz kaldırma çalışmaları ilerledikçe, ölü ve yaralı sayısı da artıyor. Saat 19.00’a kadar enkaz altından Van kent merkezinde 25, Erciş ilçe merkezinde 59 ve Bitlis’in Adilcevaz İlçesi’ne bağlı Aydınlar Beldesi’nde 1 olmak üzere 85 kişinin cesedi çıkarıldı. Depremde yaralananların sayısı da 500’ü buldu. Köylerde yıkılan evlerin enkazında da ölenler olduğu belirtilirken, ölü sayısının artmasından korkuluyor.

ADİLCEVAZ GENELİNDE 50 ÖLÜ VAR
Merkez üssü Van olan depremde Bitlis’in Van Gölü kıyısında bulunan Adilcevaz İlçesi’nin Akçıra Köyü’nde 6 yaşında bir çocuk yaşamını yitirdi. Adilcevaz genelinde depremde yaklaşık 50 kişinin yaralandığı bildirildi.

ERCİŞ'TE HASAR BÜYÜK
Iğdır’dan Hakari’ye Van’dan Şanlıurfa’ya kadar doğu ve güneydoğudaki şehirlerde hissedilen depremde çok sayıda bina hasar gördü, bazıları tamamen yıkıldı.


Deprem Erciş'te de çok sayıda binanın yıkılmasına neden oldu, özellikle Vanyolu ve Beyazıt mahallelerinde ciddi hasara yol açtı. Kızılay da Erciş’te 25 bina ve 1 öğrenci yurdunun yıkıldığını açıkladı. Yetkililer yurtlarda kalan öğrencilerin sağlık durumunun iyi olduğunu ancak yurtta çalışan 1 kişinin göçük altında kaldığını duyurdu.

YÜZLERCE ÖLÜ OLABİLİR
Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, depremin Van ve Erciş'te 8 mertebesinde hissedildiğini belirterek, "Bin dolayında evin hasar gördüğünü tahmin ediyoruz. Can kaybı olarak ise tahminimiz 700-1000 arasında. Yüzlerce kişinin hayatının kaybetmiş olabileceğini tahmin ediyoruz" dedi.


BİR ÇOK İLDE HİSSEDİLDİ
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nün merkez üssünü Van’a 30 kilometre uzaklıktaki Tabanlı Köyü olarak saptadığı deprem, yerin 5 kilometre altında meydana geldi ve 25 saniye sürdü. Deprem, bazı binaların yıkıldığı Van kent merkezi, Erciş ile Hakkari’de şiddetli olmak üzere Bitlis, Ağrı, Iğdır, Erzurum, Muş, Bingöl, Tunceli, Batman, Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa’da da hissedildi.

BİNALAR YIKILDI, ENKAZ ALTINDA KALANLAR VAR
Depremin merkez üssü Tabanlı köyü ve çevre köylerle, kent merkezinde birçok bina yıkıldı. Çatıları ve bacaları yıkılan, duvarları çatlayan birçok bina hasar gördü. Kazım Karabekir Caddesi’nde ve Cumhuriyet Caddesi’nde yıkılan binaların enkazında kalanları kurtarmak için ekipler çalışma başlattı. Enkaz altından yaralı çıkarılanlarla sinir krizi geçiren bir çok kişi ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.


ELEKTRİK VE TELEVİZYONLAR KESİLDİYüzeye yakında olması nedeniyle yıkıcı etkisi büyük olan deprem sırasında telefonlar sustu, elektrikler kesildi. Depremle birlikte sokağa fırlayan halk, artçı şokların devam etmesiyle paniğe kapıldı. Bir çok kişi araçlarla kenti terk etmeye başladı.


GENELKURMAY 3 UÇAĞINI TAHSİS ETİ
Genelkurmay Başkanlığı, Van'daki depreme acil müdahale için 3 nakliye uçağını Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) emrine tahsis etti.
İki uçak Ankara Güvercinlik Askeri Havaalanı'nda, 1 uçak da Diyarbakır'da hazır bekletiliyor. Nakliye uçakları, AFAD'ın belirleyeceği acil yardım malzemelerini Van'a ulaştıracak. Uçakların, tıbbi yardım malzemeleri ve arama kurtarma malzemeleriyle akşam saatlerinde Van'a ulaşması planlanıyor.


BİTLİS’TEN TAKVİYE
Bitlis Valiliği, depremde en fazla hasar gören Van’ı Erciş İlçesi’ne ilk aşamada 8 pratisyen, 3 uzman doktor ile 23 ambulans gönderdi. Tatvan Kaymakamlığı da Erçiş’e 3 bin ekmek ile yiyecek ve gıda maddesi gönderdi.

Van'da 7.2 lik Deprem Meydana Geldi



Van'da, merkez ilçeye bağlı Tabanlı köyü merkezli 7.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem nedeniyle kent merkezinde ve Erciş ilçesinde birçok binanın yıkıldığı ve enkaz altında kalanların olduğu yönünde bilgiler geliyor.Doğu Anadolu bugün saat 13.41’de Richter ölçeğine göre 7.2 büyüklüğünde Van merkezli depremle sarsıldı.



BİNALAR YIKILDI


Iğdır’dan Hakari’ye Van’dan Şanlıurfa’ya kadar bütün yerleşim merkezlerinde hissedilen depremde bazı binalar yıkıldı, çok sayıda bina hasar gördü. Yaralanan çok sayıda kişi hastaneye kaldırılırken, enkaz altında kalanları





DÖRT ARTÇI DEPREM DAHA


Van’ın Tabanlı ilçesinde meydana gelen depremin ardından dört artçı deprem meydana geldi. İlk artçı deprem Ilıkaynak ilçesinde 5.4, ikinci artçı deprem Gedikbulak’ta 5.5, üçüncü deprem Edremit'te 4.6 ve dördüncü deprem 5.5 olarak ölçüldü.
Kurtarma çalışması başlatıldı. Depremde can kaybının fazla olmasından korkuluyor.


Öte yandan deprem Erciş'te çok sayıda binanın yıkılmasına neden oldu, özellikle Vanyolu ve Beyazıt mahallelerinde ciddi hasara yol açtı.


Van Havaalanı'nın da depremde zarar gördüğü ve uçakların Erzurum'a yönlendirildiği belirtiliyor.


BİR ÇOK İLDE HİSSEDİLDİ


Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nün merkez üssünü Van’a 30 kilometre uzaklıktaki Tabanlı Köyü olarak saptadığı deprem, yerin 5 kilometre altında meydana geldi ve 25 saniye sürdü. Kandilli’nin Richter ölçeğine göre 6.6, Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi’nin 7 büyüklüğünde olduğu açıkladığı deprem, bazı binaların yıkıldığı Van kent merkezi ile Hakkari’de şiddetli olmak üzere Bitlis, Ağrı, Iğdır, Erzurum, Muş, Bingöl, Tunceli, Batman, Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa’da hissedildi.


BİNALAR YIKILDI, ENKAZ ALTINDA KALANLAR VAR


Depremin merkez üssü Tabanlı köyü ve çevre köylerle, kent merkezinde birçok bina yıkıldı. Çatıları ve bacaları yıkılan, duvarları çatlayan birçok bina hasar gördü. Kazım Karabekir Caddesi’nde ve Cumhuriyet Caddesi’nde yıkılan binaların enkazında kalanları kurtarmak için ekipler çalışma başlattı. Enkaz altından yaralı çıkarılanlarla sinir krizi geçiren bir çok kişi ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.


ELEKTRİK VE TELEFONLAR KESİLDİ


Yüzeye yakında olması nedeniyle yıkıcı etkisi büyük olan deprem sırasında telefonlar sustu, elektrikler kesildi. Depremle birlikte sokağa fırlayan halk, artçı şokların devam etmesiyle paniğe kapıldı. Bir çok kişi araçlarla kenti terk etmeye başladı.


ERCİŞ'TE BİNALAR YIKILDI


Deprem sonrasında Erciş’te bazı binaların çöktüğü çok sayıda yaralı olduğu ve enkaz altında kalanların bulunduğu öğrenildi.

HASAR FAZLA OLABİLİR


İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi Prof. Okan Tüysüz, bölgede çok hareketli faylar olduğunu ve geçmişte de önemli depremler yaşandığını belirterek, "Bölgede 6.5 büyüklüğünde bir deprem her 50 yılda bir olabiliyor. Deprem üretmeye uygun bir bölge. Bizim açımızdan şaşırtıcı değil. 6.6 önemli bir deprem. 6.5'tan sonra zeminde önemli deformasyonlar ve kaymalar oluşuyor. Hasarın fazla olmasını beklediğimiz bir durum" dedi.


Bu büyüklükte bir depremin arkasından çok sayıda artçı deprem meydana gelebileceğine dikkat çeken Tüysüz, hasarlı yapılara girilmemesi uyarısı yaptı.


ARTÇILAR 6'NIN ÜZERİNDE OLABİLİR


İstanbul Üniversite Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Simav Bargu: Bunun yıkıcı bir deprem olduğu belli, büyüklüğü 6'nın üzerinde. Mutlaka yıkılan binalar vardır. Bölge Türkiye'nin birinci derece deprem bölgelerinden birisi. Depreme Kuzey Anadolu Fayı'nın neden olduğunu düşünüyorum.


Bu depremin bir öncü değil, ana deprem olduğunu düşünüyorum. Ama bundan sonra artçılar olabilir. Dilim varmıyor ama artçıların büyüklüğü 6'dan aşağı olmayabilir."


"ÇÖKEN BİR EV GÖRDÜM"


Van'da depremi yaşayan vatandaşlardan Cengiz Çakır, CNN Türk'e bağlanarak, olay sırasında Van Merkez'de olduğunu ve herkesin panik halinde sağa sola koşuştuğuu söyledi. Çakır, "Ben merkezdeydim. Bir anda millet koşmaya başladı. Valiliğin önünde çöken bir ev gördüm. Ambulanslar sürekli sirenler çalıyordu. Tahmin ediyorum yaralıları taşıyorlardı" dedi.

Feyat ERDEMİR- Ümit KOZAN- Sabahattin YILMAZ- Osman BEKLEYEN- Gülay ÖZEK/VAN, (DHA)
23 Ekim 2011

Wikileaks Kurucusu Neden Facebook'u Suçladı

Wikileaks kurucusu Julian Assange kendisiyle yapılan bir röportajda Facebook için çok enteresan iddialar dile getirdi. Assange, Facebook kullanıcılarını ne için uyardı?03/05/2011 11:30Sızdırdığı istihbarat dosyaları ile dünya gündemine oturan Wikileaks adlı sitenin kurucusu olan Julian Assange, dünyanın en popüler sosyal ağ sitesi Facebook için çok ilginç iddialarda bulundu.


Halen İngiltere'de bulunan ve hakkında açılan taciz davaları nedeniyle İsveç'e gönderilmeyi bekleyen Assange, Russia Today ile yaptığı röportajda sosyal ağ siteleri hakkında enteresan şeyler söyledi.


Time Yılın Adamı Seçiminde Büyük Rekabet


Facebook ve ona benzer sitelerin tümünün, ABD istihbarat örgütlerinin verilere kolayca erişmesini sağlayacak yapıda olduğunu iddia eden Assange, kullanıcıların kişisel bilgilerinin devlet yetkililerinin erişiminde olduğunu söyledi.


Gizli Değil


Assange iddialarında bir adım daha ileriye giderek, Facebook'un ABD istihbarat yetkililerinin izlemesi için özel bir arayüze sahip olduğunu da söyledi.
Julian Assange, Mark Zuckerberg'in Yılın Adamı seçilmesine tepki göstermişti


Devlet yetkililerinin Facebook'u gizlice değil, Facebook yöneticilerinin bilgisi dahilinde izlediğini söyleyen Assange, Facebook'ta kişisel verilerini paylaşan herkesin ABD istihbarat teşkilatlarının işini kolaylaştırdığını da belirtti.


Bu Söz Ona mı Ait?


Bunlar Julian Assange'ın Facebook ile ilgili ilk açıklamaları değil. Bundan birkaç ay önce Julian Assange'a ait olduğu iddia edilen şu sözler yayınlanmıştı:


"Mark Zuckerberg ile benim ne farkım mı var? Ben kurumlar ve şirketler hakkındaki özel bilgileri sizlere bedava veriyorum. Bu yüzden ben bir suçluyum. Zuckerberg ise sizin özel bilgilerinizi kurumlara ve şirketlere para karşılığı veriyor. Bu yüzden o Yılın Adamı."

Kaddafi Öldürüldü!...

Biliyorum, birçok kişi böyle bir ölüm şeklini  hakettiğini düşünüyoruz. Kendi halkını öldürmek için paralı askerleri ülkesine getiren bir adamdı. Bu savaşı kazansa idi binlerce kişinin öleceği bir temizlik operasyonu yapacağı kesindi.
Yine de, yine de bu ölüm şeklinin beni rahatsız ettiğini söylemeliyim. Vahşileşip çileden çıktığımızda düşmandan farkımız kalmıyor galiba. Ancak yinede şunu söylemeliyim ki çocukları ölen anne ve babaların acıları bir nebze olsun azalmıştır inşallah.
Libya halkının  özgürlük ve demokrasi için verdikleri mücadelede başarılı olmaları en büyük temennimdir.







Muammer Kaddafi Öldürüldü mü?

Libya Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilileri, devrik lider Muammer Kaddafi'nin bugün memleketi Sirte'de yaralı olarak ele geçirildiğini ve daha sonra hayatını kaybettiğini açıkladı. Ancak bu açıklama, bağımsız kaynaklarca henüz teyit edilmedi.

KADDAFİ'NİN SONU ADIM ADIM GELDİ



Kaddafi ile ilgili ilk açıklama UGK yetkili Abdül Mecit'ten geldi. Reuters ajansına konuşan Mecid, Kaddafi'nin iki bacağından yaralı olarak yakalandığını ve ambülansla götürüldüğünü belirtti.


Bu açıklamanın ardından uluslararası ajanslara ve Ortadoğu'da yayın yapan basın organları birbirinden farklı haberler geçmeye başladı. Bunlar içinde Kaddafi'nin öldüğü ve yakalananın Kaddafi değil oğlu olduğu da yer alıyordu.
Mecit'in açıklamasından bir süre sonra konuşan diğer UGK yetkilileri, Kaddafi'nin aldığı yaralardan dolayı hayatını kaybettiğini söyledi. Kaddafi'nin cesedinin Misurata'ya götürüldüğü belirtildi.

Yetkili yaptığı açıklamada, "Ayrıca kafasından da vuruldu... Grubuna karşı büyük bir ateş açıldı ve hayatını kaybetti" dedi

Hayatın Şifreleri Saadettin Teksöy Programına Döndü

Şükran Karaoğlan'ı linç ettiler. Hayatın şifreleri programına konuk olmuş zavallı, bazı öngörülerde bulunuyorum diyor. Çoğuda kadının elinde olmayan görüler bunlar. Hepsi birlikte ki Ömer Çelakıl'ı çok severim, ancak bu programda ki tavrı beni rahatsız etti, Şükran Karaoğlan'ı konuşturmadan hep bir ağızdan kadını susturuyorlar. Madem konuşturmayacaksınız niye çağırıyorsunuz. Program iyice Sadettin Teksoy formatına dönmeye başlamış zaten.
Rezzan Kiraz'da ayrıca sinir bozucu, sanki senin yaptığın iş çok farklı. İnsanlara gezegenlerin duruşuna göre, para kazanacaksın, dostlarınla sorun yaşacaksın diyorsun, bazı biraz açık fikirli ol.
Neyse sinir oldum kısacası. Kardeşim inanmak zorunda değilsin, sadece kadının yaşadığı deneyimler neler dinle onları, tamam inanma ama her ağzından çıkanıda çürütmeye çalışma be kardeşim komik oluyor artık.
Güzelim programını sirke döndürmüşsün orada. Bak bir izleyici kaybediyorsun işte.

Tecavüz Spreycisi Yakalanmış!

Haberi ilk Paranoyak Satırlar sayesinde duymuştum. Sinir oldum. Neyse sonunda bunu yapan kişi yakalanmış. Adam bir dolandırcı çıktı ama yine de sinir bozucu. Küçük çocukları taciz ve tecavüz eden insanlar mahkeme kararıyla serbest kalıyor. 13yaşında bir kıza tecavüz eden şehrin ileri gelen şahıslarına hiç bir şey olmuyor, fatura 13 yaşında bir çocuğa kesilerek neredeyse çocuğun hafifmeşrep olduğu iddia ediliyor. Adı üstünde çoçuk, çocuk çocuk. Bu ülkede 3 yaşındaki çocuklara adli tabib psikologları psikollojisi bozulmamıştır raporları veriyor. Tecavüze uğrayan çocuk ve psikolojisi bozulmamış raporu.
Ne yapmalıyız, kime bu konularda baskı yapmalıyızda bu kanunları değiştirebilelim.
Beyenmediğimiz Amerika'da sıradan insanlar kaybolan ve ölen çocukları nedeniyle işin peşini bırakmıyor, Amber Kanunu çıkarıyor.
Biz neden bir şey yapamıyoruz. Ekmek çalan çocuklara savcıların 30 yıl hapis istediği bir ülkede yaşıyoruz, ama trilyonlar götüren insanlara hiç bir şey yapamıyoruz. Deniz Feneri davasında kimsenin sesi soluğu çıkmıyor.

Ne zaman bu konuları siyasi konulardan ayrı tutmayı öğreneceğiz, ne zaman bizden dir deyip çirkin suçları örtbas etmekten vazgeçeceyiz.

Bu arada bu şahsiyetsizi yakalayan tüm polis arkadaşlara teşekkür ederim.

Güzarman

Tecavüz Spreycisi Yakalandı!

İzmir Emniyeti internette tecavüz amaçlı olarak pazarlanan bayıltıcı spreyle ilgili başlattığı soruşturmada 20 yaşındaki Çağkan Ökmen’i gözaltına aldı. İzmir Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Mali Suçlar Büro Amirliği ekipleri, site kapatılmasına ve telefonlara da ulaşılamamasına rağmen soruşturmayı sürdürdü.


Güvenlik güçleri, önce sözü edilen firmanın gerçekte olmadığını belirledi. Araştırmalarını sürdüren polis, sitenin, 20 yaşındaki Manisa Celal Bayar Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Bölümü mezunu Ökmen’e ait olduğunu tespit etti.

Çağkan Ökmen’in ailesiyle birlikte Küçükyalı Semti’nde yaşadığı belirlendi. Bunun üzerine akşam saatlerinde düzenlenen baskınla Ökmen yakalandı. Mali Suçlar Büro Amirliği ekipleri, Ökmen’i gözaltına alırken, bilgisayarlarına da el konuldu. Gerçekte herhangi bir ürün satmadığı, hesabına sprey almak için para yatıranları dolandırdığı ortaya çıkan Ökmen’in, internet sitesi tasarımı yapmak vaadiyle de birçok kişiyi dolandırdığı iddia edildi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi


Diş Taşı Temizlenmezse Ne Olur ?









Diş eti hastalıkları ile başa çıkabilmek için plakların, tartarların ve dişeti cebindeki bakterilerin ağız ortamından uzaklaştırılması gerekir. Ultrasonik cihazlarla ya da uygun el aletleriyle yapılan müdaheleler sonucunda bu zararlı oluşumlar çıkarılır. Bu aletler diş minesine kesinlikle zarar vermezler çünkü diş hekimlerince kullanılan profesyonel aletlerdir. Diş taşlarını temizlerken hava, su ve püskürtülen özel bir temizleme tozundan da faydalanılır.

Diş temizliğinin ilk amacı plakların, tartarların ve hastalıklı bazı dokuların uzaklaştırılmasıdır.Daha önceden diştaşları nedeniyle dişetleri çekilmişse, diştaşlarını temizleyince de doğal olarak diş kökleri açığa çıkar. Kişiler diştaşlarını temizletince köklerinin açığa çıktığını zannedebilirler. Aslında onlar önceden kötü ağız bakımı ve diştaşları sebebiyle oluşmuş çekilmelerin sonucudur. Yapılan temizlik işleminin bir sonucu değildir


Diş Taşı Nasıl Temizlenir ?

Dişeti hastalıklarına, film tabakası kalınlığında, dişlerin yüzeyine yapışan ve plak denilen bakteriler sebep olur



Eğer plak temizlenmezse tartar (kalkülüs) denilen diştaşlarına dönüşür. Plak ve diştaşlarının birikmesi ağzımızda tahrip edici bakterilerin çoğalmasını sağlar ve bunun sonunda diş ve dişeti arasında cep denilen boşluklar ve dişeti çekilmeleri oluşur.


Bakteriler dişin çevresindeki kemik tahribine yol açan enzim salgılarlar.Ve sonunda diş kaybedilir




Hürriyet