Fazıl Say Taksim Gezi Parkı Şarkısı

Kazım Koyuncu, Çimasen

Belediyelerin Ağaç Sevgisi Beni Öldürüyor, Göksel Yalnız Kuş?

Belediyelerimizin derin budama adı altında yaptıkları ağaç katliamı insanı çileden çıkartıyor. Bir ağacın ana dallarını budamak o ağacın ölüm fermanını imzalamak demektir. Bu da yetmiyor artık ağacın tüm dallarını kesiyorlar. Eğer sizde kafanızı kaldırıp çevrenizdeki bu şekilde budanmış ağaçlara bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Bu şekilde budanmış bir ağacın neresine kuş konsun, neresinde yuva yapsın Allah aşkına birisi bana bunu izah etsin. Yıllarca köklerinden topladığı minerallerle yapraklarına su gönderen kollarını yıllarca süren bir emekle büyüten bu ağacın dallarını modern budama katliam aletleriyle kesmek de ne demek oluyor. Kaç yıl sürecek sizce bu ağacın yeni aynı dallarını yerine getirmesi?
Soruyorum size kaç yıl alacak o güzel dalların yapraklanması?





Bakın bir ağacı budadıktan sonra ne hale geliyor, sonradan çıkan dalların tüyleri yolunmuş kuşa benzediğini görmüyor musunuz?


Şimdi bana birisi bu tavus kuşu misali budanmış ağacın ağaç olduğuna dair bir kanıt göstersin. Ağaç bu ağaç gül değil her sene budayasınız.


Madem tahammülünüz yoktur bu canlıya niye dikersiniz? Biz türkler allahın akılsızın önde gideniyiz. Niye mi? Yola sıfır ev yaparız. İsteriz ki odalarımız büyük olsun. Sonra piknik yapmaya gittiğimiz yerler otoyol kenarıdır. Ağaç gölgesi ararız, yanlardan vızır vızır işleyen trafiğin gürültüsünde mangal dumanı eşliğinde piknik yaparız. 
Bir tanemiz başını kaldırıpda bu şekilde budanmış ağaçlara bakıp sorgulamaz, niye bu şekilde budadın, bu ağacın koca kökleri o mineralleri çekmek için yapraklarına koca koca dallarına ihtiyac duymaz mı?
Sormazsın, bu Allahın güzel kuşları nereye yuva yapacak, (aa bu arada kuş sesinden de rahatsızdır bizim milletimiz, kargaya kızarız, martıya kızarız. yetmez minik ötücü kuşları bile sevmeyiz  gürültücü adderiz), sormazsın,. bu ağacın derinlere kök salmış güzelim kökleri kurumaya başlamaz mı bir süre sonra

Nedir bu rezillik, araplar çölde ağaç yetiştirir bizimkiler yetişmiş ağaçları katlederler. Kimse bu belediyelere dur demeyecek mi?
Allah aşkına birisi bu saçmalığa bu katlima dur desin. Birakın yaaa bırakın budamayın, bu hale getireceseniz dikmeyin, nedir derdiniz, çürüsünde yenisini ihaleye verelim on kuruşluk fidanları beşyüze alalım dikelim mi dersiniz ne dersiniz Allah aşkına. 

Biz haketmiyoruz bu güzel toprakları, bizler anlamayız doğadan,. tarla yapmak için keseriz ağaçları, gölge yaptı diye doğrarız dallarını, 
bakın şimdi Taksim gezi parkındakı rezilliğe, o kadarına bile tahammülü yok açgözlü insanların, bizler nankör insanlarız doğanın verdiğini katlederiz, öldürürüz, sonra gider güneş altında otoyal kenarında piknik yaparız, belediyeler kilometrelerce mesafelik sahil kenarlarını betona çeviririr, yapmaz oraya bir iskele, salak salak bakarız, sadece yürürüz. Günahtır denize mi girilir, sırf denize girmeyelim diye betona çevirirler oraları, hemen kabulleniriz. Bir allahın kuluda sormaz, abi burası deniz niye giremiyorum diye.
Sonra girecek sahil ararız, koca koca otellere verilir en güzel yerler, halk plajı denen yerlerde küçücük alanlarda göt göte sığmaya çalışırız. Birazda öküzüzdür o bedava plajlarında içine eder, çöpleri bırakır döneriz. Velhasıl kelam benim derdim bu belediyelerle, 
kuşların ağaçlarını rahat birakın, bırakında bebeklerini koyabilecekleri bir yuvaları olsun, baklonlarımıza çatılarımıza mahküm etmeyin onları. 



Çocuklarda Hayvan Sevgisi : İşte biz çocukken böyleydik..



İşte biz çocukken böyleydik ..herkes köpek yavrularına kediciklere yardım ederdi...kışın aç kuşlara vermek için evdeki bayat ekmeklerimizi sıcak su ile ıslatır babamızla parklara koyardık...hep balkonlarımızdaki saksılarda kumrularımız oldu...
balkonumuza yuva yapan kırlangıçların yuvasının altındaki dışkılarını hiç üşenmeden ve kızmadan her gün temizlerdi annelerimiz…parklarda karga yavrusu bulduğumuzda önce iki yudum su içirip sonra onu anne babasına kavuşturmak için onlarca karganın saldırısına göğüs gerip kedilerin ulaşamayacağı uygun bir yere bırakırdık... 
sokakta bir köpek veya kedi gördüğümüzde önüne hemen su koyar ve evdeki yiyeceklerden ne aşırıp verebiliriz diye bakmak için koşa koşa eve giderdik hemen…hep sokaklarımızda karabaşlarımız sarı kızlarımız olurdu..evlerimizden okula giderken onlar için bir parça peynir,kek, ekmek alırdık yanımıza cebimize koyarak...
annemiz anlayamazdı hep önlüklerimizin ceplerinde kırıntı ve artıkların olmasını… eskiden köpek kedi sahiplenmek diye bir şey yoktu..zaten onlar bizim yavrularımızdı ve hep çevremizde bizlerle birlikte yaşarlardı..çevremizde ne kadar köpek kedi yavrusu varsa hepsine bakmaya çalışırdık...hatalarda yapardık, kedi yavrularına bakkaldan aldığımız soğuk sütleri açardık içmeleri için.... 

köpeklerin üzerindeki keneleri saatlerce toplar taşla ezip onu yüzlerce keneden kurtarmaya çalışırdık...hiç mikrop kapmadık, hiç hasta olmadık bu yüzden...ama veteriner hekim olunca anladık aslında biraz daha dikkatli olmamız gerektiğini.. evlerimizde tavşan, civciv besledik..ama büyüyünce akıbetinin ne olduğunu çocukken anlayamayacağımız şekilde bir yerlere gönderilmelerini çaresiz izledik…sincap, kirpi ,semender, kurbağa, kertenkele ve yılan gibi yaban hayvanlarını evlatlık aldık besledik…ama o zamanlar bile bakış açımızın doğruluğunu şimdi daha iyi anladığım bir davranışla hep doğaya geri saldık yaban hayvanlarını..onlar oraya aitti çünkü.. 
şimdilerde petshoplarda yaban hayvanının satılması normal bir şey gibi geliyor hiç düşünmüyorlar onlar bizim ülkemizin, Dünyanın tabi zenginlikleri diye..ama biz daha çocukken bilirdik onların doğada yaşamaları gerektiğini..

Biz çocukken böyleydik işte..ama biz hala çocukluğumuzdaki gibiyiz..Ya siz !? kendinize sorun: Ya siz nasılsınız?!
Ne oldu size, ne oldu bu insanlara!... neden artık gözleri kabuk kabuk yara olmuş bir kedi yavrusunun yanından yüzlerce insan çoluk çocuk geçiyor da neden sadece bir çocuk ağlayarak annesi ile yavruya bir şey oldu mu kör oldu mu diye endişelenerek veteriner hekime getiriyor. Diğerleri görmüyor mu yavrunun çaresizliğini!? Asıl kör olan onlar mı yoksa? 


Duygusal körlük bu olsa gerek!? Kedicik gözleri kabuk kabuk, uzun süredir aç ve susuz miyavlamaktan sesi kısılmış öylece kaldırımda duruyor. Neden yanından yürüyüp geçiyorsunuz? O orada çaresiz dururken nasıl devam ediyorsunuz hayatlarınıza?! Bu muhtaç hayvanın yanından yürüyüp giderken hatta ‘’Elleme çocuğum pis kedi!’’ derken onlara nasıl öğreteceksiniz merhameti, sevgiyi, insanlığı, iyiliği ? 


Köpek yavrusu yola fırlıyor ve normalden çok hızlı giden bir araba zaten yolların ve arabaların ne demek olduğunu bilmeyen yavrucağa çarpıyor ve yolun kıyısına savrulan yavru acılar içinde bağırıyor. Bu yavruya çarpan arabanın sahibi arkasına bile bakmadan basıp gidiyor. Hiç vicdan azabı hissetmiyor! Çocuklara, insanlara bile çarpıp kaçıyorlar diyeceksiniz.! Aynı şey işte! Bugün o minik korunmasız yavruya çarpıp giden insan yarın da benzerini bir insana yapıyor.


yazının devamı için

Görmesek de Biliriz, Efes Pilsen Logosuz Son Reklamı


Antalya Köpek Eğitim Merkezinde Hayvanlara İşkence






Antalyada olsaydım gider bi temiz pataklardım bu adamları. Ya abi nasıl olurda çıldırmazsın, nasıl bi insanlık bu ? Yemiyosa yoksa sabrın ve sevgin yapma bu işi. Zavallı hayvanlar güveniyo sahiplerine, tek istedikleri onları sevecek birisi, küçük çocuklardan ne farkı var bu zavallıların.
Bu adamlara cezada verilmez şimdi, dayanamıyorum.
Allah iyi der mi, ya nolur bu insanlara ciddi ceza verilsin, maddi manevi, hayvan sahibi olmaları yasaklansın.
Yeter artık yeter ya bu yer derhal kapatılsın, sahipleri cezalandırılsın.

Bu insanların rehabilite edilmeleri lazım, yok olmadı afişe edilmeleri lazım, yok olmadı hapse atılmaları ve para cezaları verilmesi lazım
Becerebilen birisi bu insan müsveddelerini afişe etsin, Adamların ilk vukuatı değil, ilk seferinde rakip firma komplosu diye yutturuyorlar, ikinci sefer oğluda aynı şeyi yapıyor, bu sefer ne diye yutturacaksın sayın Tayfun Acar denen şahsiyet, Allah size aynı muameleyi görmeyi nasip etsin  (bizide insanlıktan çıkardınız ya ne diyeyim)

http://webtv.hurriyet.com.tr/2/49735/23357133/1/antalya-daki-rezalete-bir-yenisi-daha-eklendi.aspx

http://www.gazete5.com/haber/kopek-egitim-merkezinde-dayak-skandali-338867.htm

http://www.youtube.com/watch?v=PYQUEPhyhdA

http://www.son-dakika.org/video/duaci-koyu-kopek-egitim-merkezinde-skandal.html

Nazan Öncel Göç

Nazan Öncel Mühürledim Seni Kalbime

Nazan Öncel Böyle Konuşma

Super Trumpt May be I m a Beggar

Facebook İsim Başına TC Yazma

Beyaz Sertap'ın İyileşiyorum Klibine Sızmış

Sigara'dan Kaç Saat Uzak Kalabilirim ?

Uzun zamandır sigara içmemeyi düşündüğüm her an krize giriyorum ve üst üste içip kendimi rahatlatıyorum. Ekmek, su almak için bile dışarıya çıkmıyorum ama sigarasız kalacağımı düşündüğüm an fırlayıp bir kaç paket sigara alıp eve dönüyorum. 
Yıllardır sigaram bitecek, içemeyeceğim gerginliğinden gına geldi. Bırakın bırakma düşüncesini bi saat bile içemeyeceğim düşüncesi krizlere girmeme neden oluyor.
-Arkadaşlarımla yemeğe çıktığımda açıkhavada otursak diye dua ediyorum, kapalı mekanda isem sürekli gergin oluyorum.
-Sabahları gözümü açtığım an beynimde sigara içmek düşüncesiyle uyanıyorum ve kalkar kalkmaz sigara içiyorum. Eskiden kalktığımda iki üç dalı peş peşe içerdim şimdi allahtan bir tane yetiyor. 
Tabi 20 dakika sonrasından bahsetmiyorum.
-Her şey sigaradan ibaret gibi, sıkıldığımda, üzüldüğümde, mutlu olduğumda, kızdığımda hatta hiç bir şey olmadığında bile sigara hep kafamda.
-Ateş bulamadığımda gerginleşip öfkeleniyorum cinlerim tepeme çıkıyor. Bu halimde nefret ediyorum.

Bazı şeyleri değiştirmeyi son bir kaç yıldır başardım.
-Mesela bu sene ateş bulamadığımda öfkelenme davranışım üzerinde çalıştım ve artık en azından başkalarının yanında kendimi kontrol ediyorum ama yalnızken  Allah vere ; yani durumu içselleştiremedim ama kontrol altına aldım.
-Yıllardır günde 3 paket değil bir veya bir buçuk içiyorum.
-Sonunda LD nin 0,6 mgr. lık sigarasına başlayabildim, bu sayede 10 mgr. lıklar sert geliyor (tadını seviyorum ama içimi rahatsız ediyor.
-Diş taşları temizliğinin acılarını çekince kullan at filtrelere başladım, geçen yıl denemiş başaramamıştım, ama bu sene artık filtreyle gri LD kısa içebiliyorum ve içerken zevk de alıyorum.
-Bir iki haftadır uyanır uyanmaz değil 20 dakika sonra sigara içmeye çalışıyorum her zaman olmasada genellikle başarıyorum.

Benim bir kabusum daha vardı, kahvaltılarda veya yemeklerde eşleştirdiğim içecekler olmasa gerginleşiyor ve öfkeleniyordum. 
Örneğin gözleme-ayran ikilisi, çay-kahvaltı, eğer içeceğim yemeğimle aynı anda gelmezse bütün keyfim kaçıyordu, şimdi bu durumuda kontrol altına aldım eskisi kadar kötü değil.
Aslında buna alışabilmem sigara konusunda biraz cesaret verdi. 
Uzun yolculuklarda bir kaç saati otobüste sigarasız geçirebiliyorum tabi iner inmez yakıyorum bi tane, neyse işte bu durum aklıma şu fikri getirdi, diyelimki dünyanın en uzak ülkesine 24 saat sürecek bir uçak yolculuğuna çıkıcam ve hiç mola yok, sigara içemeyeceğim, böyle bir durumda ne yapabilirim.
Fikir hoşuma gitti, ama becerebilirmiyim, ben bir an sigarasız kaldığımı düşününce krizlere giriyorum 24 saatlik uçuşta ne yapıcam.
Benim derdim sigarayı bırakmak değil sadece bir gün bile sigarasız geçirebilsem kar sayacağım, evet tek istediğim bir kaç saat, bir gün evet şimdi başlıyorum,
 saat 19:00 sigara paketim bitti ve ben dışarıya sigara almak için çıkmayacağım, neden ? Çünkü uçaktayım ve sigara içemiyorum, yolculuktayım. Haa ha havadayım yani,
Şu andan itibaren bu yazının içinde güncelleme yaparak uçakta geçirdiğim sigarasız anlarımı sizlerle paylaşacağım.
Hadi bismillah
-19:00 
-19:12   neyse televizyon izleyeyim biraz

......
-19:25 belki pakette bi tane kalmıştır,...evet evet bi tane var, şükür
acaba şimdi içsem mi yoksa saklasam mı?
Diş etlerim de gidişmeler başladı, (haa haa gidişmeler kelimesinin altı kırmızıyla çizildi, 
İçmeyeceğim kesin kararlıyım. Acaba bu deneyi başka bir gün mü denesem?.....
-19:35 telenla konuşuyorum, otomatkmen paketteki son dalı lüplemeye başladım, 
neyse canım ama bitiyo bu son nefesim kaldı, bitti. Ama kararlıyım dışarıya çıkmayacağım. Yarın yeni bir paket alabilirim nasılsa.
-yorum yok

-20:00 yorum yok, 
-20:10 evde bir yerlerde zulam olmalı, 
-20:30 yemek makarna iyiydi, iyiki dışarı çıkıp paket almadım
-20:40 nerde bu nalet zulaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
-20:50 haahaaaa buldummmmmmm hemdeeeeeeeee 10 taneeeeeee sigaaaraaaa varrrrrrrrr

haaa haaaa uçaktan iniyorum, mecbur değilim istediğim zaman , inerimmmmm

-20:51 ohhh beeee bi nefessssss





Tristar Tr -34 Mini Uydu Alıcısından Çok Şikayet Var

Evet arkadaşlar, digitürkten  kurtulma hikayemin inşallah son aşamasına geldim. Bu gün götürüp digitürk kartını yetkili bayiye teslim ettim. O kadar sıtkım sıyrıldı ki bir sorun çıkmaz değilmi artık bütün bağlantımız bitti değilmi diye sorarak arkadaşları bayağı taciz ettim.
Bu arada kutusu bize ait ama elbetteki öyle kolay kolay uyduya uyarlayamıyormuşsunuz. İnternette araştırdım, yok yetkili bayiye gidip yazılım yükletcekmişiz, yok bunun için kimisi para alıyormuş, veya digitürkü arayıp türksat uydusu için sinyal alıyormuşuz vs. vs. vs. 
Uzun lafın kısası kutuyu alıp ..... diyesiniz geliyor. 
Bir daha uğraşmak istemediğim için yeni uydu alıcısı araştırmaya başladım. Elektronikçi amcam 60 tl kutu ücreti 30 işçilik deyince işimiz sevgili google gönüllülerine kaldı başladım araştırmaya.  
Televizyonda gördüğüm mini uydu alıcısı TRİSTAR TR -34 ü araştırdım, bir dokun bin ahhh işt misali herkes şikayetçi.
Gelen cihazın bozuk çıkmasımı dersin, kumandanın çalışmaması mı dersin, bir türlü aldıkları malı iade edemeyenler mi dersin kısaca uzak durun derim. 
Büyük televizyon kanallarının bu işe alet olmasıda ayrıca tartışmaya değer bi konu. 
Burada şikayetlerin bir kısmını bulabilirsiniz. 
Aman siz siz olun araştırmadan televizyondan bir şey almayın.

Sevgiler 

Güzarman

Digitürkten Sıtkı Sıyrılmış ve Maceraları




Allah kurtarsın bu kardeşimizi, kendisine dua ediyorum ve linkini veriyorum. Beni çıldırtmalarıyla ilgili digitürk yazımı okuyabilirsiniz.

Zavallı Sıtkının Videosunun linki

Dijitürk Sinirlerinize Dokunur

Tek kelimeyle kafayı yedirdiler bana. Bu gün sonunda dijitürkle 6 yıl süren beraberliğimizi sonlandırmaya karar verdim. 





Saat akşam beş sıralarında başlayan telefon konuşmamız akşam 6 yı geçe kadar devam etti. 7 call center elemanına gayet açık ve net şekilde dijitürkten tamamen çıkmak istediğimi bildirmeme rağmen nur hanımla başlayan güzel telefon konuşması aradaki 5 elamanıda sayarsak özlem denen kadının beni çıldırtmasıyla son buldu. İkinci kez kez aramamın sonucunda tamammı üyeliğim tamamen iptal edildi değilmi, kartı teslim ediyorum kutu sözleşme gereği bende kalıyor vb. onaylatma cümlelerinide alarak (bu arada gözüm dönmüş telefonda çığlıklarım yankılanıyor, kalbim sıkışmış, bir şekilde üyeliğim tamamen iptal edildiği teyidini aldım. 

İnsanlıktan çıkmış bir şekilde kafayı yememe neden olan kayıtsız aptalca tutum ve yaklaşımları sonucunda en sonunda Allah belalarını versin dediğim noktaya geldi ve  Allahınızı severseniz üyeliğimi iptal edin çığlıklarıyla son buldu. 

Allahlarından bulsunlar diyorum bu ülkede adalete ulaşmak kolay olsaydı da keşke bu insafsızların yaptıklarının bize verdikleri zararların bedelini ödetebilseydik. 

Agresif Melek: GREENPEACE Mİ YOKSA GREENWAR MI?

Agresif Melek: GREENPEACE Mİ YOKSA GREENWAR MI?: Greenpeace dünyanın ekolojik,biyolojik dengesini bozan,hayvan türlerini yok eden sisteme hizmet ediyor olmasın? Sosyal medyada sayfasını beğ...

Ankara'da Adalet Bakanlığı ve Ak Parti Binası Bombalandı



Ülkemizi karıştırmak isteyen karanlık güçler iş başında,

"Ankara’da bu gece Adalet Bakanlığı ile AK Parti Genel Merkezi’nde eş zamanlı iki patlama meydana geldi.

Ak Parti Genel Merkezi’nin Genel Başkanlık makamının da bulunduğu 7. katına roket atıldı. Adalet Bakanlığı’nın ziyaretçi girişindeki güvenlik noktasının hemen arkasındaki bölgede parça tesirli 2 el bombası patladı. Patlamada 2 kişi hafif yaralanırken, şüpheli 2 kişi gözaltına alındı.

Patlamadan sonra Başbakanlık korumaları, polis alarma geçti ve olay yerine bomba imha uzmanları geldi. Bölge güvenlik çemberine alınırken, olay yeri inceleme ekipleri çalışmaya başladı."

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22853678.asp

Hürriyetin haberi için tıklayınız


Habertürk Haberi

Ankara Kızılay'da Başbakanlık binasının hemen bitişiğindeki Adalet Bakanlığı ek binasına ses bombası atıldı. İlk belirlemelere göre ses bombasından 2 kişi etkilenerek hafif şekilde yaralandı. O sırada kaçtıkları gözlenen 2 şüpheli polis tarafından yakalanarak, gözaltına alındı. 

Patlama saat 21.00 dolaylarında, minibüs duraklarının bulunduğu alanın hemen yanındakiAdalet Bakanlığı'nda gerçekleşti. Alınan bilgiye göre, bir grup bakanlığın hemen önünden geçerken, bakanlığın bahçesine ses bombası atıp kaçmaya başladı. 

Habertürkün haberi için tıklayınız












MEHMET ALİ BİRAND'A VEDA

Sadece şok geçirdim, hastaneye yattığını duyduğumda çıkar nasılsa demiştim. Eve gelip televizyonu açtığımda duydum, şoktayım. Kanal D de programı Cüneyle çekilen programı izliyorum alttaki kaybettik yazısını farkettiğimde gözlerimi kaçırıyorum, içim almıyor, şu an programı izlemek onu kaybetmediğimizi hissettiriyor, cenazesine gidemeyeceğim için üzülüyorum.
Söyleyecek bir ey bulamıyorum.

Gittigidiyor Yüzünden Maliye Peşinize Düşebilir

Dün forumlarda dolanırken şöyle bir yazı gördüm. Ne zamandır gittigidiyordan eskilerimi satsam nasıl olur diye düşünüyorum. Bu konuda araştırma yaparken bir forumda rastladığım yazışmalar beni çok şaşırttı. Gittigidiyor İzmir'de tüm satışlarının listesini maliyeye vermiş. Maliye önce İzmir'den başlayarak hesapları araştırmaya başlamış ve ev kadını öğrenci ikinci el ayırtetmeden cezaları kesmeye başlamış. Konuyla ilgili yazan öğrencinin bir arkadaşı avon marka ürünleri oradan pazarladığı için 3000 lira gibi bir ceza yemiş.

Ben de oradan alışveriş yapan birisi olarak tüm satışların vergilerinin zaten gittigidiyor tarafından kesildiğini ve maliyeye ödendiğini zannediyordum. Çünkü araştırdığım kadarıyla zaten ürün satmak isteyenden bir ton kesinti yapılıyor. 350 liralık bir mal satmaya kalksanız hesabınıza 315 lira gibi bir rakam yatıyormuş.

İlgili yazıyı yazan arkadaşlardan birisi gittigidiyora konuyla ilgili mesaj attığında aldığı yanıtta hayli ilginç, özetle bir sadece satış platformuyuz vergilerden siz sorumlusunuz diyor. Ama insanlara dükkün kirala, satış yap, emekli amca, ev hanımı teyze ekstra şu kadar para kazan derken hiç vergi yükümlülüğünü hatırlatmıyor. Muhtemelen kimsenin okumadığı standart sözleşmesinin maddeleri arasında saklıyor bu maddeleri.

Kısaca arkadaşlar ben linki vereyim siz okuyun ve gittigidiyordan satış yaparken lütfen bir daha düşünün. Fatura veremeyecekseniz satış yapmayın derim. Sevgili hükümetimizin karıncanın yağından vergi çıkardığı şu günlerde dikkatli olmakta çok fayda var.

Sevgilerle

Güzarman
Önemerim: Gitti gidiyor tüm bu vergileri baştan kesip faturasınıda maliyeye ödesin. En azından satıcılarda baştan ne kadar paranın ceplerinden gittiğini bilir ve maliye korkusuyla yaşamazlar.


Hürriyet